Kayıtlar

Vivaldi’yle Uyuyup Piazzolla’yla Uyandık

Resim
Buse'den haber geldi: konser var! "Astor Piazzolla çalacağız" dedi, başka bir şey sorgulamadan konser günü koşarak dinlemeye gittik. Akbank Oda Orkestrası'nın CRR'daki programı Cem Mansur'un sohbetiyle başladı. Ne hoşsohbetmiş Cem Mansur… Sahici bir sanatçı çıktı sahneye, samimi. Onu ciddi sert bulurdum uzaktan. Hoşsohbet ve tatlı espriler ciddi yüzüne çok yakışmıştı... Keyifle aktardı tüm bilgilerini: konser programının nasıl ortaya çıktığını, parçaların içeriklerini… Programın adı: “Suyun Kıyısında Yaşam ve Ölüm” İki ustanın, Antonio Vivaldi ve Astor Piazzolla’nın “4 Mevsim”i. Öğrendiğim ilk bilgi, bu iki eserin aslında birbiriyle hiçbir bağlantısı olmadığıydı. Oysa ben hep bir bağ kurmaya çalışmışımdır. Programın “suyun kıyısında” başlamasının diğer bir sebebi de şuymuş: Piazzolla da, Vivaldi de gerçekten su kenarında yaşayıp ölmüşler. Biri Buenos Aires, diğeri Venedik. Birinde yaz, diğerinde kış… Bu yüzden konser Vivaldi’nin Yazı, Piazzoll...

Gün Ortası Kabusu – beyin suyumun aktığı gün

Resim
Temmuz sıcağında dükkânda işler durgun. Klima yok, dövme kuyruğu her zamankinden daha kısa (yani yok). Fırsat bu fırsat dedim, dükkanı ustaya kitleyip Fethiye’nin tarihi köylerini, doğal güzelliklerini keşfe çıkalım. Hisarönü’nden bir minibüsle Karaköy mevkiine geçtik. Rumların tepelere, Türklerin düzlüklere ev yaptığını burada öğrendim. En azından bu bölgede durum böyleymiş. Rumlar bölgeden ayrılınca yüzlerce ev kimsesiz kalmış. Bölgeye yerleşen Türkler, evlerden sökebildiklerini alıp düzlüklere kurdukları yapılarda kullanmışlar. Böylece ortaya hayalet bir köy çıkmış. Ama bu köyü, bu terk edilmişliği öyle rasyonel düzlemde düşünmeyin. Şöyle düşünün: “Yıllar içinde peyderpey acılarla terk edilmiş, gizemli bir köy.” Kayaköy’de yürürken insan ister istemez tribe giriyor. Temmuz sıcağı bir de güneş beyne geçince, halüsinasyonun kralı yaşanıyor beyin sapımızda. Köyde kimsecikler yok. O gün, o sıcakta keçiler bile yok. Bir tek biz varız. Her evden bir tıkırtı... Dışarının...

Kavak Yelleri Yıldızını Arıyor!

Dışses: Ağla! Boğaçhan: Böhüüüüüüüü! Kavak Yelleri’ne bayılıyoruz! İpana için yarattığımız "Kavak Yelleri Yıldızını Arıyor" kampanyasında dizi kadar eğlendik. Kampanya için, normal vatandaşın Pelin Karahan'la karşılıklı rol alabildiği bir platform oluşturduk. Direct marketing dedik, oldu. Önden verilen basit bir senaryo girişiyle herkes kendi oyunculuk yeteneklerini keşfetti, çok tatlı bir hatıra elde ettiler. Katılanların kimisi, kendini Pelin'e affettirmeye çalışırken; kimisi Pelin'in bozulan ilişkisi için ona akıl hocalığı yaptı. Pelin'i suçlu bulanlar da var, arka çıkanlar da… İzlediklerim arasında favorim, Boğaçhan isimli arkadaşın ilişki kurtarma tekniği ve dramayı yükseltip ağladığı video oldu! Allah Boğaçhan'ın sevgilisine sabır versin , şeytana pabucunu ters giydirir bu çocuk :) Kampanya web sitesi: gulusunlebuyule.com Tüm videolar: Vimeo – Kampanya Arşivi edit: sonradan kampanyanın case videosu:

Hızlı Çakıcılar - Küskün Yaratıcılar

Türkiye’de markalar hep yapılmışı yapmak ister. Yine de viral olmak isterler. Ne anlatsan, “bunun benzeri yok mu?” diye sorulur. Yine de yarışmalarda ödül almak isterler. Yeni bir fikri anlatmak için saatlerce CMO’lara dil dökülür. CMO ikna olur, gaza gelir, “hadi” der… Sonra CEO’ya anlatılır, birden bütçe kesilir, kampanya iptal olur. Ama marka bilinirliği artsın istenir. Bitmişe yakın iş götürmezsen kimse ne dediğini anlamaz. Bitmişe yakın iş gösterebilmek için gereken bütçe ise verilmez. Peki yapılmış bir işi birebir çakıyorsan? Hiç sorun yok. Bir de üstüne ödül alırsan, senden iyisi yok. İş yapılmış da burada yapılmamış ki — Avrupa’da, Amerika’da yapılmış. Onu buraya lokalize edince sadece dili değil, kültürü de çevirmiş oluyorsun. Kültürü entegre edince kırk yama oluyor. Kaçış zor, “beğen butonu”na ulaşmak için herkes kısayol arıyor. Ve sosyal medyada kısayol: kopyala–yapıştır. Facebook Application Günlükleri Geçenlerde “Kadınların erkeklerden b...

Vimeo’dan Video Okulu!

İşte Vimeo'dan beklenen şahane iş! Video Okulu . Vimeo'nun bu girişimi beni gerçekten çok sevindirdi. Video çekim ve düzeltme tekniklerinden kamera seçimine, konsept geliştirmelerden örnek çalışmalara kadar birçok konuda rehber videolar hazırlanmış. “Nereden başlayayım?” diyorsanız, F.A.Q bölümünde yeni başlayacaklar için “ 101 numaralı video ” önerilmiş. ► Vimeo Video School Size keyifli çekimler, bize bol içerikler ;) Ek Bilgi: Vimeo Video School Hakkında Vimeo’nun 2010 yılının sonunda duyurduğu Vimeo Video School , video üretimini öğrenmek veya geliştirmek isteyen herkes için hazırlanmış, ücretsiz ve açık bir eğitim platformu. Video School iki ana içerik türü sunuyor: Profesyonelce hazırlanmış eğitim serileri “Video 101” – kamera seçimi, çekim açıları, ışık kullanımı ve temel kurgulama üzerine odaklanıyor. “DSLR Basics” gibi seriler ekipman temelli öğrenmeyi destekliyor. Kullanıcı katkılı ipuçları ve örnek videolar ...

Sosyal Medyanın İlk Gazetesi mi Geliyor?

Resim
Yer6Hafıza 'dan sıkı bir hareket var: "Boyalı Kuş" Nedir bu Boyalı Kuş? Etkinlik sayfasından aynen alıntı yapıyorum: Yer6 Hafıza Projesi himayesinde şöyle bir hareket çekmek istiyoruz... Atılmamış da kapı girişinde üzerine ayakkabı konulsun için ya da pilav demlenirken tencere kapağına sıkıştırılsın diye yahut ne bilelim işte, cam-ayna silinir falan derdine düşülüp istiflenmiş eski gazeteleri gizlice çalıp, makasla, yapıştırıcıyla A3 kâğıt üzerine bir kolaj yaparsanız... Sonra da bu yetmezmiş gibi bir de tutup bize postalarsanız yaptıklarınızı... Biz de yolladıklarınızı biriktirecek ve 50 tane olduklarında ''Boyalı Kuş'''u çıkartacağız. BOYALI KUŞ'UN İLK SAYISINI ECE'YE ADIYORUZ! Ece ile bağıntılı çalışmalara öncelik verileceğini bilseniz iyi olur. Lütfen postalayacağınız çalışmanızda kullandığınız boyalı basını, gönderinize not düşerek cümle aleme ifşa ediniz. Sarı Çizmeli Mehmet Ağa olmazsanız seviniriz, olursanız da umurumuzda değil. ...

“Beşiktaş İlçe Emniyetteyiz, Sıkıntı Yok Polis Arkadaşlar Yardımcı Oluyorlar”

Resim
Barın önünden polisler bizi toplayıp da merkeze götürürlerken hem o cehennemden kurtulmuş olmanın, hem de sağ salim birbirimizi bulmuş olmanın rahatlığındaydık.  Suçlar gözlerle birbirimize baksak da bir an önce birbirimize dönmek için can atıyorduk.   Sirenler kulağımızı doldururken o şarkı çalmaya başladı.

22’ye Döndüm, Koynunda Uyuyorum

Çok âşık, çok evlat, çok kardeş, çok sevgili, çok dostum… Hem eksik, hem fazla, hem çok küçüğüm… Savunmasız, güçlü, özgür ve nadiren itaatkârım. Bir sürü hata yapar, istemeden kalp kırar, telafi etmeye çalışırım. Tüm bunlar ve niceleriyle uyuyorum… Tüm eksik ve fazlalıklarımla kendime sığınıyorum. Bir yaş daha koydum cebime. Yeteri kadar biriktirdiğimde, renkli misketler gibi saçacağım ortalığa. Paylaşacak herkese şimdiden minnettarım. Aylin

Albert’in Cenaze Suyu

Yer: Fethiye. Durum: Dövme stüdyosundayım. Sezonun en yoğun günlerinden biri. O gün stüdyodan on dövme çıkmış olabilir; hepsi de "hatırısayılır" işler. Sabahın köründen beri ayaktayım, karnım aç, midem isyanda. Hızlıca ne bulduysam atıştırıyorum. Lök diye oturuyor içime. Ne yediğimi hatırlamıyorum ama hatırladığım şey: çok hızlıydı ve çok gereksizdi. Günün sonunda içeri 75 yaşlarında, İngiliz bir teyze giriyor. İsmi Mary ya da Margaret. Ama ben ona içimden "Aunt Mary" diyorum. Yıllar önce beline Albert adını dövme yaptırmış. Şimdi onu sildirmek istiyor. Kararlı: Albert mezara gelmeyecek. Katalogdan çiçekli-böcekli bir dövme beğenmiş. Ama baktım tasarım… yani Albert’i kapatması imkânsız. Kapatabilsek bile… bir süre sonra Albert çiçeklerin arasından sızar. Renklerin içinden usulca belirir. Albert kendini unutturmaz. Mary teyzenin cildi buruş buruş. Albert’i kazıttığı bölgeye üç kişiyle eğilip uğraşıyoruz. Aunt Mary kıpırdamıyor. Kararlı. Albert mez...

Enaktodlar goltuğun altında galıp beni ara #1

Yoda'nın Yabancı Dili “İngilizce konuşamayanlar kendine haksızlık etmesin Yoda 3000 yaşında, anlıyor ama konuşamıyor.” A.T. Akşam Vakti Ajansa Gelen Gizemli Arama Aylin: S...h... buyurun Telefondaki: A.T. ile görüşebilir miyim? Aylin: Tabii, kim arıyordu? Telefondaki: Iıı ben Naciye... Aylin: Naciye Hanım? Telefondaki: Evet Aylin: Peki, teşekkürler! Aylin: A., telefon sana. Naciye hanımmış... A.T: Alo, alo... Telefondaki: Diit, diit... A.T: Aylin, kimse yok burada? Aylin:  Ay ben telefon kapatma cümlesi kurmuş olabilirim...!!!! A.T ve diğerleri: ?!?!? Naciye bir daha aramadı... Çorabım Kaçık, Fikirlerim Uçuk! Müşteri fikri almayınca buraya yazdım. Bu nasıl dert? Yanınızda çakmak yokken, yalnız başınıza, kalabalık bir Starbucks'a çalışmak için oturduysanız ve çakmak alabileceğiniz en yakın masadakiler uyuz uyuz ve uyuzlarsa... hayat gerçekten çok zor... iPhone gören masum köylü iPhone4 ile ilk yakın temas kuruldu! Ben de iyi durm...