Şebnem Ferah Şarkılarıyla Kişisel Bağlanma Analizi Denemesi

Kaygılı Kaçıngan Rockçı’nın Bağlanma Rehberi

İlk yayımlanma: DeliKasap, 2020 – Son basılı özel sayı.

Not: Yazı blog için yeniden düzenlenmiştir.


Yıl 2020,

 

Bu kalabalığın içinde yapayalnız hissetmektense, 
Dünyanın bir ucunda tek başımayım.
Kir göstermeyen renkleriniz sizin olsun, 
Korkmaktansa, bulanıklığın tam içinde bir başımayım. 

Yağmurlu bir İstanbul akşamında, Mecidiyeköy’de iş çıkış kalabalığının arasından Fulya’nın tenha sokaklarına doğru dönerken, her Cuma akşamı yürüdüğüm 30 dakikalık yürüyüş yoluma eşlik etmesi için Youtube’u açtım. Normalde o saat için rutinim İlker Canikligil ve tayfasının geyiklerini dinlemek, ama genç bir British oğlanın “Can Kırıkları” Tepki videosu çarptı gözüme. Dayanamadım açtım:

 

Benim belki de gizli bir bildiğim var,
Elbette ağlarım,
Benim can kırıklarım var
Senin gördüğün yanağımdan süzülenler
Asıl içimde yüzdüğüm bir deniz var. 

Derken… Çoktandır unuttuğum, yıllar önce toprağa gömdüğüm onlarca duygu yaş olup akmaya başladı gözlerimden. Ben, 32 yaşımda, dünya gezegeninde ekmek parasının peşinde yürüyen sıradan bir canlıyken… Şebo’yla açılan portaldan 17 yaşındaki halim çıkıp meydan okudu. Ruhumun sözünü doğrulayan, utancını, korkusunu kucaklayan o kız, yürüyordu hâlâ. Şarkılar arka arkaya geldi.

 

Öyle şeyler söyleyebilmek isterdim ki anlatabilmek
Her kelimesi seni çeksin saklasın bir yerlerde derin
Öyle şeyler gösterebilmek isterdim ki resmedebilmek
Rüzgâr olmak isterdim ki eseyim etrafında serin

Bu bir rüya
Bu bir dua
Ne desen de
Öyle olsun 

O an içimde bir ses alt yazı geçmeye başladı: 

 

“Ah evet sevgilim, sen ne dersen öyle olsun, çünkü ben seni kaybetmekten çok korkuyorum. Ah sevgilim, içim öyle derin, içim öyle dolu… ama ben sanıyorum ki, içimi gösterirsem, seni kaçırabilirim. Ah sevgilim, ben sanıyorum ki, sen gördüklerini anlamayabilirsin veya içim hoşuna gitmeyebilir. Bu yüzden beni terk edebilirsin -ki bu beni çok üzer-. Öyle şeyler söyleyebilmek isterdim ki her kelimesi seni çeksin ama ne söylemek istediklerimi söyleyebilirim ne de göstermek istediklerimi gösterebilirim.  Ama seni çok severim. Bunu bile tam gösteremem, çünkü seni rahatsız etmekten, sıkmaktan korkarım.”

 

Bu hali bir ben bilirim, bir de benim gibiler.

Sevgilim, sen bayılmasan da jilolojilere

bizde var “Kaygılı Kaçıngan” tipoloji.

 

Hadi şimdi bu “kaygılı kaçıngan” lafını biraz açalım. Hissedilenlerin ardında, tanımlanmış bir sistem var. Hikâyeden teoriye, ama usulca.

Nedir bu bağlanma? Neye Bağlanıyoruz?

Elektronik cihazların sahip olduğu bağlantı türleri insanın bağlanma hallerine öykünür. Kablolu, kablosuz, anten, çanak anten. Gözünüzün önüne her türlü kablo, fiş, soket, çanak, anten getirin…

 

İnsanların ise ceninin gelişimiyle başlayan, doğumdan ölene kadar gelişmeye değişmeye devam eden, katman katman inşa edilen bağlantı araçlarımız var: 

 

Bir Cenin hayata önce kordon ile bağlanır. Cenini büyüten kordon bağlantısı, insanın gelecek nesil bağlantı araçlarını geliştirir: 


  • Dış dünyayla bağlantı kurmamızı sağlayan duyu organları: dokunma, görme, duyma, tatma, hissetme
  • İç dünyamızla bağlantı kurmamızı sağlayan duyular: interoseptif (aç mıyız tok muyuz duyumu mesela)
  • Dış uzayla (boşlukla) bağlantı kurmamızı sağlayan duyular: propriseptif (yer çekimsiz ortamda dahi bedenin boşluktaki şeklini, pozisyonunu ve yönünü duyumu)  

Bunlar fizik beden ve eterik bedene ait duyumlar. Bunları anlamadıysak da takılmayalım, kenara yazıp devam edelim. Zaten biz “kaygılı kaçıngan”nedir anlamaya çalışırken zihin bedene ait bir “bağlanma” teorisini konuşacağız.

 

Şimdi doğduğumuz ana geri dönelim. 


Şu kısma hepimiz vakıfız:


Yeni doğan bebek gözleri ile bağ kurmak için başka bir çift göz arar. Elleriyle, burnuyla, ağzıyla anasının memesini arar. Bulunca memeyle tak çıkar “plug” sistemi bir bağlanmaya geçer. 

 

Bebek duyarak dış dünya seslerini kaydetmeye başlar. Eline geçeni sıkı sıkı tutarak, vücuduna sürterek, ağzına sokarak dünyayla bağ kurar. 


Bebek bir zaman sonra bu bağlanmalardan elde ettiği bilgilerle koşullanmaya başlar.

 

İşte bilim insanları bu koşullanmalarla ilgili birtakım teoriler atmışlar ortaya. 


Bağlanma Teorileri

İlk kez 19. yy başında ortaya atılan son yüzyılda yapılan araştırmalarla desteklenen bağlanma teorileri, yaşamımız boyunca iç ve dış dünyamızla kurduğumuz ilişkilerin, cenin halimizden büyüyene kadar edindiğimiz ilişki koşullanmalarına göre şekillendiğini ve belirli kalıpların izlendiğini söylüyor.

 

Teoriye göre 4 tip bağlanma stili var:

- Güvenli bağlanma, 

- Kaygılı bağlanma,

- Kaçıngan bağlanma 

- Kaygılı kaçıngan bağlanma

 

Kaygılı bağlanma karma tip stil diğer tiplere göre sonradan fark edilmiş. Bu bağlanma stilindeki kişiler ilişkilerini kaybetme korkusu yaşıyor kimi zaman aşırı yakınlık gösterirken, kimi zaman ansızın uzaklaşabiliyor. (Amir Levine & Rachel Heller, Bağlanma)

 

Bu kadar kuram yeter, dönelim bizim kırmızı rugan ayakkabılara, tohumların ekildiği çocukluk yıllarımıza.

 

Bir kere kaygılı bağlandıysan hayata, 

İlkokul öğretmeninle de 

Patronunla da 

Sevdiğin adamla da 

Çocukken sahip olduğun kırmızı rugan ayakkabılarla da 

Öyle kaygılı bir ilişki kurarsın. 

Büyürsün, yeni kırmızı rugan ayakkabılar alırsın kendine, 

“belki bu kez acımaz” diye sokarsın ayağını ayakkabının içine. 

Ve acır. 

Çünkü sevgilim, 

Hiçbir şey sadece o güne ait değildir.

Ayakkabı değişir ama acısı geçmişin yankısıdır.

 

Şebo’ya kulak verelim:

 

Öyle bir ilaç bulabilmek isterdim ki kurtulabilmek
Aşka dair bıraktığın korkulardan ama yaram çok, derin
 

Şebo’ya kulak verdikçe içimdeki ses alt yazıya devam ediyor:

 

“Derin ablacım. Yaram kim bilir kaç kuşak ötede… yaram dünyanın bilmem neresinde toprak altına gömülmüş bir göbek bağında… yaram 32 yaşında, dünya gezegeninde, ekmek parasının peşinde, sıradan bir canlıyım diyen kadının hücrelerinde.”

 

O yaralardan ışık alan bir beden, 

O ışıkla büyüyen, 

O yarıktan çıkıp özgürleşmek için çırpınan ruh var. 


Sonra şarkı şöyle devam ediyor:

 

Bıçakla keser gibi kesip atabilmek bütün her şeyi
Kesebiliyorsan ruhumu, dene;
duygularımı, yüreğimi; beni
 

Bu sağlamlıkta kadın olduk biz. Bu cesaret, bu yürek nasıl oldu? Dışarıda kaygılı kaçıngan, içeride de böyle sağlam. 

 

Ben küçük bir kız heyecanlı, oyuncaklarım tahtadandı hepsi kırıldı yapıştırdım.

Başına buyruk, meydan okuyan, kimseye ihtiyacı olmayan, sevenine kucağı, alayına gideri olan bir ablamız olarak sevdim Şebnem Ferah’ı. Filmlerdeki gibi; Acıkmayan, benim gibi zırt pırt çişi gelmeden kötü adamları indirmeye giden bir süper kahraman.


O kendini hiç saklamadan dökmüş içini yıllarca. 

Şimdi, 30’larımda duyuyorum sesini.


Herkes önce kendini duyar

Bırak kadının olayım derken kaçıngan hallerinden sevdiği adama sokulayamayışını ama içini defterlere döküşünü… Allahın bir akşamı tut ki hiç ayrılmamışız gibi hissedebilişini… bir adama babam, oğlum, arkadaşım, aşkım diye diye Jung’un tüm anima animus kompleksi gelişim teorilerini alt üst eden koca kalbini… başkasına parlayan yıldızların peşinden gidişini… her albüm çektiği acıları… terk edilişleri… aldanmaları… el güzeli oluşları… sevgiliden kaçışları… nasıl olur da tüm dünyaya söylediklerimi bir sana söyleyemiyorum diye kendine şaşırışını…

 

Yalnız unutmayalım, herkes önce kendini duyar. Sistem böyle.

Peki bunu kendimiz için nasıl çözümleyebiliriz? Gelin ufak bir uygulama yapalım.

 

Kendi bağlanma stilinizi keşfetmek için internette testler bulmanız mümkün. Durumunuz karmaşıksa bir terapistle görüşebilirsiniz. Veya iyi bir Rockersanız Şebnem Ferah şarkılarını dinleyerek kendinize bir bağlanma muayenesi yapabilirsiniz.

Şebnem Ferah Şarkılarıyla Kişisel Bağlanma Analizi Uygulama Rehberi

1- Şarkılarda içinize dokunan yerleri not alın.

2- Önce sözcüklerin ve sözlerin gerçek anlamları üzerine düşünün. (Ben olsam etimoloji sözlüklerini de karıştırırdım)

3- Sonra sözün size ne dediğine bakın.

4- Son olarak içinizdeki sesin alt yazısını dinleyin. 

 

Şebo kendi dünyasından seslenip milyonların en derin yaralarına temas ediyor. Hem de bedava. Yaşasın sanat. Benim işime yarayan parçalardan bir liste yaptım, buraya bırakıyorum. Bu bakış açısıyla dinleyip içinize ışık tutan başka Şebo şarkıları bulursanız yorum olarak yazın, listeye eklenmiş olsunlar.

 

Spotify: Şebnem Ferah Şarkılarıyla Kişisel Bağlanma Analizi Uygulama Listesi 


1996 Kadın - Vazgeçtim Dünyadan

1996 Kadın - Deli Kızım Uyan

1996 Kadın - Bırak Kadının Olayım

1999 - Artık Kısa Cümleler Kuruyorum - Ay

2003 Kelimeler Yetse - Çocukken Sahip Olduğum Kırmızı Rugan Ayakkabılar

2003 Kelimeler Yetse - Babam Oğlum

2003 Kelimeler Yetse - İyi Kötü

2003 Kelimeler Yetse - Daha İyi Olmaz Mıydı

2009 Benim Adım Orman - Yalnız

2009 Benim Adım Orman - Benim Adım Orman

2009 Benim Adım Orman - İstiklal Caddesi Kadar

2005 Can Kırıkları - Hoşçakal

2005 Can Kırıkları - Çakıl Taşları

2005 Can Kırıkları - Ben Bir Mülteciyim

2013 Od - Utangaç



 Kapanışa giderken…


Hangi şarkı ne diyor dinleyicisi kadar çeşitli manası olacak. Ben uzuuuuun yıllar, “Vazgeçtim Dünyadan” şarkısını cinsel istismara uğramış bir kısın hikâyesi olarak dinledim. İlk kez bu sene farklı bir şey söylüyor olabileceğini fark ettim. “Deli Kızım Uyan” ise duyduğu utançtan intiharı seçen bir kadına söyleniyor sandım. Belki de öyledir?

 

Ben de sevdim ooooof sevmedi bilenim.
Al beni dünyadan ooooof kalmadı seveniiiim.

 

Şebo… İçimde sakladığım, için için özlediğim, özlediğimi bilmediklerime ateş eden bir kadın. Korku ve utançla kıvrandığım yıllarda çekemediğim eyvallahları benim yerime o çekti. Ruhumun kara gecelerinde ışık oldu, derin sulara daldığımda şarkılarıyla nefes aldım.

 

Daldık, çıkalım!

 

 

Önümde ağır bir kapı, ardında okyanus var,
Ben zaten suda doğmuşum, kapıyı açmam gerek.
Işte o an, biri geliyor tutuyor kulağımdan,
Gözü anahtar deliğinde bak diyor sadece buradan...
Bırak diyorum o küçücük resmi,
yetmez bize bu küçük esinti!

Nerde törpülendin böyle? Olmaz!
diyor tutup ayak bileğimi…

 

Yıl 2005,

“Sonunda boğulmak olsa da benim o sularda yüzmem gerek” diye yola çıktığımda yaşım 17. 

 

Kolay değildi elbet ama değdi. İçinde yüzmeye niyet ettiğim sular bedenimde özgürce dolaşıyor artık. Ben de dünyanın üzerinde özgürce hareket ediyorum.

 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Haddi Hududu Bilene Mesajlar

Arzuhalci