Kayıtlar

2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Enaktodlar goltugun altında galıp beni ara #2

Resim
Babam & Pisagor “Hayat ve sahip olduğumuz her şey, 9 farklı rakamın farklı varyasyonlarından başka bir şey değil, bir de 0 var… Yani çok büyütmeyin.” – Selahaddin Subaşı Lütfen Beni Aşık Etmeyin Her insan birbirinden farklı. Uzaktan ayrı, yakından ayrı… Bu çeşitlilik büyülüyor beni. Fark ettikçe ufkum genişliyor, zihnim açılıyor. İnsanın renklerine merhaba deyin; yargılamayı bırakıp barışmayı deneyin. Ölüm Var Abi! Geçenlerde annem, bir sohbet arasında Hz. Ömer’e ait bir hikâye anlattı. Hikâyeye göre Hz. Ömer, işsiz bir adamı işe alır ve ondan her sabah gelip “Ölüm var ya Ömer” demesini ister. Karşılığında ise her sabah bir altın verir. Bu böyle günlerce devam eder. Bir gün yanındakilerden biri bu durumu anlamsız bulup sebebini sorar. Hz. Ömer şu cevabı verir: “Bu iki kelime, gün içindeki tüm davranışlarımı etkiliyor.” Yıllar böyle geçer… Ta ki Hz. Ömer’in saçında bir tel beyaz saç çıkana kadar. Bizim de saçımızda beyaz teller belirene kadar iş görecek bir...

Billboard Yaşantısı

Son zamanlarda… hayatı sadece billboardlardan takip edebiliyorum… Etkinlikler, yeni çıkan kitaplar, haberler, protestolar, alkışlar — her şey orada. Kendime ait yegâne zaman: iş–aşk–aile üçgeni arasında yolculuklar. Hepsine de geç kalıyorum zaten. Tek yapabildiğim, kaçan zamana bakıp üzülmek… şimdilik. Bir an düşündüm: Yaşayamayacağım bir hayat içinse, neden bu kadar çalışmak, çaba?

Vivaldi’yle Uyuyup Piazzolla’yla Uyandık

Resim
Buse'den haber geldi: konser var! "Astor Piazzolla çalacağız" dedi, başka bir şey sorgulamadan konser günü koşarak dinlemeye gittik. Akbank Oda Orkestrası'nın CRR'daki programı Cem Mansur'un sohbetiyle başladı. Ne hoşsohbetmiş Cem Mansur… Sahici bir sanatçı çıktı sahneye, samimi. Onu ciddi sert bulurdum uzaktan. Hoşsohbet ve tatlı espriler ciddi yüzüne çok yakışmıştı... Keyifle aktardı tüm bilgilerini: konser programının nasıl ortaya çıktığını, parçaların içeriklerini… Programın adı: “Suyun Kıyısında Yaşam ve Ölüm” İki ustanın, Antonio Vivaldi ve Astor Piazzolla’nın “4 Mevsim”i. Öğrendiğim ilk bilgi, bu iki eserin aslında birbiriyle hiçbir bağlantısı olmadığıydı. Oysa ben hep bir bağ kurmaya çalışmışımdır. Programın “suyun kıyısında” başlamasının diğer bir sebebi de şuymuş: Piazzolla da, Vivaldi de gerçekten su kenarında yaşayıp ölmüşler. Biri Buenos Aires, diğeri Venedik. Birinde yaz, diğerinde kış… Bu yüzden konser Vivaldi’nin Yazı, Piazzoll...

Gün Ortası Kabusu – beyin suyumun aktığı gün

Resim
Temmuz sıcağında dükkânda işler durgun. Klima yok, dövme kuyruğu her zamankinden daha kısa (yani yok). Fırsat bu fırsat dedim, dükkanı ustaya kitleyip Fethiye’nin tarihi köylerini, doğal güzelliklerini keşfe çıkalım. Hisarönü’nden bir minibüsle Karaköy mevkiine geçtik. Rumların tepelere, Türklerin düzlüklere ev yaptığını burada öğrendim. En azından bu bölgede durum böyleymiş. Rumlar bölgeden ayrılınca yüzlerce ev kimsesiz kalmış. Bölgeye yerleşen Türkler, evlerden sökebildiklerini alıp düzlüklere kurdukları yapılarda kullanmışlar. Böylece ortaya hayalet bir köy çıkmış. Ama bu köyü, bu terk edilmişliği öyle rasyonel düzlemde düşünmeyin. Şöyle düşünün: “Yıllar içinde peyderpey acılarla terk edilmiş, gizemli bir köy.” Kayaköy’de yürürken insan ister istemez tribe giriyor. Temmuz sıcağı bir de güneş beyne geçince, halüsinasyonun kralı yaşanıyor beyin sapımızda. Köyde kimsecikler yok. O gün, o sıcakta keçiler bile yok. Bir tek biz varız. Her evden bir tıkırtı... Dışarının...