Pazar, Aralık 27

duygulu piyanist, çılgın şef

Çok acayipti! Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası, şef ve solist arasındaki şahane uyum, birbirinden keyifli parçalar, Çağ Erçağ'ın, viyola grup şefi Eftal Altun'un solosu, karizmatik zil Kerem Ergüler, baş keman Pelin Halkacı, üflemeliler... Hele solist Alexei Volodin seyircilerin alkışları yüzünden üçüncü kez sahneye şef Sascha Goetzel ile birlikte geri dönüp, selam verdikten sonra geri dönerken şefin seyircilere dönüp Alexei Volodin'in tekrar çalması için daha çok alkışlamamızı işaret etmesi... şahaneydi! kahkahalarla alkışladık...

Ve işe yaradı, geri dönüp harika bir parça çaldı. Buse parçanın Scriabin'e ait olduğunu iddia etti bir zaman ama emin değil, benimse hiç bir fikrim yok, neyse öğrenip söyleyecek bana, eklerim sonra. Gitmesin istedik ama artık yüzümüz yoktu sahnede tutmaya. Konser sırasında Rahmaninov'un 3. piyano konçertosunu çalarken dışa vuran heyecanım sağımda solumda oturanların dikkatini çekmiş olacak ki dönüp bana baktılar. Ara sırasında yanımdaki yaşlı bey "cidden iyi çaldı..." diyerek coşkuma ortak olduğunu belirtti(!)

Konseri başından sonuna tüylerim diken diken dinledim. Sahneden kulağıma dolan müzik içimi titretti, ayaklarım ellerim sürekli ritm tuttu.. Bir de zilleri parmaklarında keyifle çalan Kerem Ergüler'in enerjisi öylesine sardı ki içimi, dans eden ruhuma eşlik etmemek için kendimi zor tuttum.

Bundan önce konserle alakalı yazdığım herşey gerçek oldu! Beklentilerimin fazlasını alarak ayrıldım konser alanından. Hem yeni yeni şeyler de öğrendim. Konser sonrası kulise girdiğimde herkes yorgun ama oldukça mutlu görünüyordu. Tüm müzisyenlerin birbirini içtenlikle kutlaması bir kere daha gecenin mükemmelliğinden emin olmamı sağladı. Konser başlangıç saatinden bir saat önce orada olup kuliste fısfıs edecektim onlarla ama geciktiğimden pek mümkün olmadı, konser sonrası ise herkes telaş içinde toparlanıp bir an önce kabuğuna çekilmeye hazırlandığından pek üzerlerine gitmedim:)

Bu akşam evde çok sevdiğim iki arkadaşım ve annem tatlı bir sohbet içerisindeyiz, konser hakkında daha fazla yazamayacağım, dinlemeliydiniz!

Bir sır: sahnede kimsenin görmediği, göremeyeceği biri daha vardı. Ben ise kuliste karşılaştım kemancı annesinin karnındaki 7 aylık minik oğlanla:))

Hiç yorum yok: