Bir Jonathan Değil ama İstanbullu bir Martıyım

Bak ben varım orda. Onlarca, yüzlercesinin arasında. Kanat çırpıyorum kendi semalarımda, öylesine dingin ama heyecanlı. Evimde olmanın verdiği huzur hiç birşeye değişilmiyormuş. Başkasının göğünde kanadım yorulurmuş. Hep şikayet ettiğimiz uzak yüzler yine uzak ama bizim yüzlerimizmiş ya, varsın uzak olsunmuş. Sonra, nerede olduğumun -farkında-lığının heyecanı üzerimdeki. Bu toprak, bu güneş, bu deniz, bu hava... Başkaymış İstanbul'un bahar havası. Hani içine çekersin, küçücük kalbinden yüzlerce kelebek havalanır ya; sevda kokar, dostluk kokar buram buram... Her gün ilk kez görüyormuşcasına, hergün yeni bir şehre merhaba dercesine çırpıyorum kanatlarımı bu şehirde. Her gün yeni birşey öğrenip, hiç bilmediğim bir şehir efsanesine kulak kabartabiliyorum. Hiç olmazsa kendi efsanemi yaratıyorum: İlham Perisi denen şey zaten İstanbul'muş. Bak ben varım orda. Onlarca, yüzlercesinin arasında. Kanat çırpıyorum kendi semalarımda, öylesine dingin ama heyecanlı. Kadıköy'den havalandım ...