O çok uzaktaki evimin mutfağında döne döne dans ediyordum.
Gündüzdü, geceydi... yine şaraptı ve biz yine güzeldik..
Güzel şarkılarla inletirdik duvarları, Cem Adrian çalardı geceler boyu. Müzik listesinin olmazsa olmazı: "Nereye gidiyorsun"
Biz uzakta olanlar olarak, terkedilen bizmişiz ve genç omuzlarımıza yıllar binmiş gibi içlenirdik. Öyle coşkulu, öyle melankolik...
Önce kadehler elde, sonra şişeler ağzımızda, son yudummuşcasına bir damla bile kaybetmemeye dikkat ederek özlemin, acının, açlığın, uzak aşkın ve aşksız şehvetin dansını ederdik...
Şu sözlerle:
Çocuk...
Sil yüzünden tüm yalanlarını bu şehrin.
Topla kalbini cadde cadde, sokak sokak...
Kazı ayak izlerini birer birer gri kaldırımlarından...
Bakma yüzlerine hiç...
Görme onları...
Çocuk bu kez ağlama...
Bu kez git.
Gölgeni, ismini sil yavaş yavaş...
Giderken bu kentten tükür yüzüne yalnızlığının...
Kalbini, kendini sök yavaş yavaş...
Giderken bu kentten sakın ağlama sus...
Unut!
Ne yaptı sana!
Unut!
Ne söyledi!
Unut!
Ne varsa vazgeçtiğin...
Yüzünde korkularla...
İçinde çığlıklarla...
Kalbinde simsiyahlar…
Nereye gidiyorsun?
Hep bu şarkılarla...
Kıymetsiz dualarla...
Utanmaz bir yağmurla…
Nereye gidiyorsun?
Yolları, duvarları geç yavaş yavaş...
Giderken bu kentten bir piç gibi bırak yalnızlığını...
Ve o siyah saçlarını kes yavaş yavaş...
Giderken, terk ederken savur yüzüne yalnızlığının...
Ve unut ne yaptı sana!
Unut neler anlattı!
Unut ne varsa vazgeçtiğin!
Yüzünde korkularla...
İçinde çığlıklarla...
Kalbinde simsiyahlar…
Nereye gidiyorsun?
Hep bu şarkılarla...
Kıymetsiz dualarla...
Utanmaz bir yağmurla…
Nereye gidiyorsun?
Bu sahte baharlarla,
Kıymetsiz dualarla...
Utanmaz bir yağmurla…
Yine mi gidiyorsun?
Çocuk...
Her vedanın ardında bir bekleyeni vardır kimsenin bilmediği...
Ve her gözyaşının altında bir dua kimsenin duymadığı...
Çevir gökyüzüne başını...
Bakma arkana!
Daha sert basa basa, daha güçlü!
Anlat bu kara şehrin yollarına ak adımlarınla!
Gitmek yenilmek değil kazanmak da!
Gitmek gitmektir işte...
Hepsi bu.
Az önce friendfeed'de biri paylaşmış şarkıyı, adına dikkat etmedim, sadece Cem Adrian olduğu için açtım. Daha ilk tınıda, o mutfağın bahçeye bakan camlarını açtığımda yüzüme çarpan rüzgarın kokusu doldu burnuma. Sonra da bir yaş gözüme.
Hepsi bu.